27 Mart 2012 Salı

Hareket Eden Resimlerin Tuhaf Hikayesi - Bölüm 1

   Merhabalar dostlar, önceki yazılarda birkaç film inceledik, 3 boyutlu film teknolojisini tanıdık, şimdi biraz daha temele inelim ve hareketli görüntü nasıl oluşur bir bakalım.


''KARE'' ve ''FPS'' Kavramı

      Kare, (frame) bugüne kadar izlediğiniz ve izleyeceğiniz tüm filmlerin temelidir ve ''Anlık Görüntü'' olarak düşünülebilir. Fotoğraf makinenizi elinize alın ve duvarın üzerinde yavaşça yürüyen kedinin bir fotoğrafını çekin. Az önce bir kare çektiniz. Makineyi hiç oynatmadan kedi görüntünün içinde kalacak şekilde yürümeye devam ederken bir iki saniye bekleyerek belirli aralıklarla başka kareler çekin. Elinizde kedinin duvarın üzerinde farklı pozisyonlardaki birkaç tane fotoğrafı var. Fotoğrafların hepsinin çıktısını alıp arka arkaya koyun. İlk çektiğiniz fotoğraftan son çektiğinize doğru defter sayfalarını çeviriyormuş gibi hızlıca hepsini çevirin. Kedi duvarın üzerinde hareket ediyormuş gibi değil mi? Tabii ki aradaki (fotoğraf çekmediğiniz) bazı kareler eksik. İşte sinema filmleri, arka arkaya çekilmiş bu fotoğraflardan oluşur. Filmlerin çekildiği kameralar sadece çok hızlı (saliseden de küçük aralıklarla) fotoğraf çekebilen havalı fotoğraf makineleridir. Bu fotoğraf kareleri arka arkaya oynatıldığında gözümüz hareket ediyormuş gibi algılar ve film oluşur. Tabii ki karelerin her zaman fotoğraf olmasına gerek yoktur. Örneğin aşağıda ufak çizimlerden oluşan kareler var:


    Sol taraftaki numaralandırılmış karelerin her biri animasyonun bir ''anıdır'' (frame) yani gözlerinizi 1 numaradan 18 numaraya kadar hızlıca oynatırsanız dinozorun kafasını oynattığını algısını yaşarsınız. 










    Sağdaki resimde gördüğünüz meşhur film makarasından sarkanlar az önce bahsettiğimiz kareler. Tabii ki bunlar çekilmiş fotoğrafların negatif versiyonlarıdır (eski fotoğraf makinesi filmleri gibi)

Yukarıdaki makaralar solda resmini gördüğünüz projektöre takılır. Projektör makaraları hızlıca döndürerek tüm kareleri saniyede belirli bir sayıda kare geçmek üzere güçlü bir ışığın önünden geçirir, ve beyaz perdeye yansıtarak filmin izlenmesini sağlar. 




Peki FPS nedir?

     ''Frame Per Second'' yani ''Saniyedeki kare sayısı'' olarak Türkçeye çevrilebilen kavram, adı üzerinde bir filmde 1 saniyede arka arkaya gösterilen kare sayısıdır. Az önce bahsettiğimiz dinozor çizimlerinin bütün karelerini arka arkaya koyup size bunu 1'den 18'e kadar 1 saniye içinde gösterseydik, 18 fps'lik bir filmin 1 saniyesini elde etmiş olacaktık. 

        Fps filmlerin akıcılığını belirler. Yıllar süren denemeler göstermiştir ki 24 fps insan gözü için gerçeğe en ideal kare sayısıdır. Çoğu film ve dizi 24 fps çekilir, TV yayınları için de 24 fps ideal rakamdır. Yani siz kendi gözünüzle gördüğünüz dış dünyadaki harekete en yakın görüntüyü, saniyesi 24 kare içeren bir filmde görürsünüz. İlk örneğimizde çektiğiniz duvarda yürüyen kediyi düşünün, arada durakladınız ve filmin bazı karelerini (kedinin bazı adımlarını) kaçırdınız. Zaten düşündüğünüzde saniyede 24 kare çekebilmeniz fiziksel olarak imkansızdır bu yüzden gerçeğe yakın görüntü yakalayamazsınız. İşte bu noktada yardımımıza teknoloji yetişir ve Video Kameralar bizim için saniyede yüksek kare sayısını  yakalar.

         Kare'nin ve Kare/Saniye(fps)'nin ne olduğunu öğrendik. Basit animasyonun nasıl oluştuğunu da biliyoruz. Artık hareketli görüntünün yaratıcılığın doruklara ulaştığı muhteşem örnekleri olan animasyon filmlerden bahsedebiliriz. Bir sonraki yazıda burada öğrendiklerimizi kullanıp animasyon film dünyasına dalacağız ve Wall-E ile tanışıp, Ratatouille ile coşacağız. En az 2 Pixar yapımı film izleyip hazırlıklı gelmenizi tavsiye ederim. Görüşmek üzere.