27 Aralık 2011 Salı

İnatçı Billy ve Dahilerin Çarpışması

Selam! 

Merhabalar dostlar. Önceki yazımda önümüzdeki yıllarda izleme fırsatı bulacağımız iki büyük yapımdan bahsetmiştim. Bu yazıda ise sizlere son zamanlarda izlediğim iki film hakkında düşüncelerimi aktaracağım. Bunlardan ilki Moneyball (Kazanma Sanatı) ve ikincisi de Sherlock Holmes: A Game of Shadows (Sherlock Holmes: Gölge Oyunları)



Moneyball 
(Kazanma Sanatı)
Yönetmen: Bennett Miller
Sporda başarı istatistiklere dayalı mıdır? Parası olan takım gerçekten en iyi oyunculara sahip mi? Yoksa her şey bir anlık iyi veya kötü şanstan mı ibarettir? Fragmana bir göz atalım:

    Film beyzbol terimleri içinde başlıyor, beyzbol terimleri içinde bitiyor. Atıcı, vurucu, yakalayıcı... daha bir sürü alışık olmadığımız terim. Her ne kadar biz Türkiye'de yaşayan bireyler olarak beyzbol kültürüne bir hayli uzak olsak da, küçüklüğümüzden beri izlediğimiz Amerikan filmleri sayesinde bu spor ile ilgili az da olsa bilgimiz var. Ama sakın korkmayın, bu filmin size anlatmaya çalıştığı şey için beyzbolun b'sini bile bilmenize gerek yok.
   



    Filmimizin kahramanı Billy Beane, Oakland Athletics beyzbol takımının genel müdürü (aslında kendisi zamanında gitmek istediği kolej ve beyzbol kariyeri arasında bir seçim yapmış eski bir beyzbolcu, gerçek hikaye de bunun üzerine kurulu) ve bir aile babası. Takımı ligde gerçekten berbat durumda ve bütçeleri  şampiyon olan takımlara göre 4-5 kat daha düşük fakat Billy Beane, şampiyon olmayı kafasına koymuş ve bu yolda bütün takım yönetimine kafa tutabilecek bir adam. Bir gün takımı kurtarmak için ne yapacağını bilemez bir şekilde dolanıp dururken kendisine yardım etmesi için dünyanın en tuhaf asistanını bulur, ve takımını şampiyon yapabilmek için tüm yatırımını asistanı Peter'ın (Jonah Hill) kurduğu sisteme göre yapar. Olaylar gelişir.

      Billy Beane gerçek bir karakter. Film yaşanmış bir hikayeden uyarlanmış ve gerçekten çok başarılı bir uyarlama olmuş. Bazı sahneler görsel olarak ve müzikler bakımından Facebook'un hikayesini anlatan the The Social Network (Sosyal Ağ) filmini hatırlatıyor. Tabii ki bu bir tesadüf değil. The Social Network'ün yapımcıları Moneyball filminde de açıdan hünerlerini göstermişler. Filmin senaryo yazarı ayrıca Social Network'ün de senaryosunu yazan isim Aaron Sorkin.

      Film Altın Küre'de en iyi drama dalında aday gösterildi ve gayet güçlü duruyor. Billy Beane karakteri Brad Pitt tarafından ustaca oynanmış (Pitt rolü daha iyi kıvırabilmek için Billy Beane'in evini bile ziyaret etmiş) ki zaten bu rol ile en iyi erkek oyuncu dalında Altın Küre Ödülleri'ne aday durumda ve gayet güçlü. Fikrimi soracak olursanız iki yıl içinde oyunculuk kariyerini bırakacağını açıklayan Brad Pitt'in bu ödülü almasını gerçekten isterim.

      Kısacası Moneyball bize kurgusu ince işlenmiş gerçek ve aslında aramızdan bir çok insanın yaşadığı bizden bir hikayeyi gayet başarıyla süsleyerek sunuyor. Beyzbol terimleri hakkında gerçekten hiçbir fikri olmayan bir insan olarak şunu söyleyebilirim; bu kesinlikle bir beyzbol filmi değil. Film beyzbolu asıl hikayeyi anlatmak için bir araç olarak kullanıyor ve bunu izleyicisini terimlerin içinde boğmadan çok güzel başarıyor.



Sherlock Holmes: A Game of Shadows 
(Sherlock Holmes: Gölge Oyunları)
Yönetmen: Guy Ritchie

   Fragmanda da görebileceğiniz bütün bu şatafatın, söz düellolarının, görsel mükemmelliğin, zeka oyunlarının arkasında kilit bir isim var: Guy Ritchie. Ancak bilenler bilir, 2009 yapımı Sherlock Holmes'ün ilk filmi onun tek eseri değil, bu yönetmenin geçmişinde 'Snatch', 'Lock Stock and Two Smoking Barrels', 'RocknRolla' gibi ses getirmiş filmler ve reklam filmleri de var.

    Sherlock'un ve vazgeçemediği dostu Dr. Watson'ın ilk filmde varlığının ipuçlarını gördüğümüz şeytani dahi kötü karakter Profesör James Moriarty ile olan savaşı bu filmde iyice kızışıyor. Sürekli birbirini alt etmeye çalışan iki dahinin çarpışması bizlere yer yer keyifli, yer yer heyecanlı ama genel olarak çok akıcı bir görsel şölen yaşatıyor. Ve tabii ki Guy Ritchie Slow-motion'dan vazgeçemiyor!! İlk filmde görüp hayran olduğumuz ve Sherlock'un rakibinin hamlelerini kafasında hesapladığı ağır çekimli dövüş sahnelerinden (İlk Sherlock Holmes filminde yer alan bu sahneyi aşağıdaki 2. Video kutucuğundan izleyebilirsiniz) bu filmde bolca var ve özellikle final sahnesi gerçek anlamda çok iyi tasarlanmış.

    Filmde kullanılan kostümler ve sanat yönetimine harcanan emek çok belli. Film bizi eski Londra'nın puslu sokaklarına götürüyor ve o zamanki düzeni bize ayrıntılı aktarıyor. Iron Man filmlerinden de tanıdığımız Robert Downey Jr.'ın çılgın-dahi rolünü ne kadar iyi kıvırdığını zaten artık tescilledi gibi. Noomi Rapace de çingene rolünde hiç sırıtmıyor. Doctor Watson rolünde izlediğimiz Jude Law her zamanki gibi oyunculuk kalitesini koruyor. Sherlock ile Watson'ın atışmaları gerçekten eğlenceli ve diyalogları ustalıkla yazılmış.
 
Kısacası Sherlock Holmes gerçekten güzel zaman geçirebileceğiniz, biraz dikkat gerektiren (sadece bir kaç saniye görünüp filmin finalinde konuya bağlanan öğeler var) ama izleyiciyi zorlamayan ve alışılmışın dışında bir film.

     Son olarak sizlere filmin yönetmeni Guy Ritchie'nin farklı çekim tekniklerini daha iyi anlatmak için, yıllar önce çektiği bir reklam filmini göstermek istiyorum. Siz olsanız bir futbolcunun hayatını 3 dakikada nasıl anlatırdınız? Bakın Guy Ritchie böyle anlatıyor:



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder